EVRENİN GENİŞLEMESİ
“Göğe gelince, onu biz ellerimizle kurduk. Hiç kuşkusuz biz, genişleticileriz.” Zariyat 47.ayet
Evren genişlemektedir. Sadece içerisinde bulunulan evren değil, diğer evrenler de bulundukları sonsuzlukta genişlemektedir. Genişleme sadece genleşme anlamının dışında, yeni yıldızlar ve yeni yaşam alanlarının evrenler içinde yaratılmasıyla da olmaktadır.
“Göklerde ve yerde kim varsa O’ndan ister. O, her an yeni bir şanda, iş ve oluştadır.” Rahman 29.ayet
Ayetin bilgisi, yaratımın sadece yaşanılan evrenle sınırlı olmadığı ve O’nun bu yaratımı “an” denilen bir sürede yenilediği ve yinelediği bilgisidir. Sadece Nur esmasının bir âlemi ne şekilde yarattığı bilgisi verildiği üzere “Ol” komutu sadece bu âlemle sınırlı değildir. Çünkü “O, her an yeni bir şanda, iş ve oluştadır.” Bu yaratım ve genişleme, yer ve gök olarak ifade edilen evrenlerin oluşumunu, hatta evren içindeki iç boyutları da kapsamaktadır. Yine ayet içinde yer verilmiş olan diğer önemli bir detaysa “göklerdekiler” kelimesidir. Bu ifade diğer varlık sahaları ve boyutlardaki bilinçli varlıklar için kullanılmaktadır. Çünkü “istemek” bilinçli bir eylemdir. Ayrıca bir şeyi O’ndan istemek için öncelikle O’nun varlığının bir varlık tarafından farkında olunması gerekmektedir. Bundan sonra istemek gibi, özgür bir irade devreye girer.
Buraya kadar bilgisi verilmiş olan kısmı kısaca özetlersek: Yüce ALLAH ve esmaları (sistemleri), içerisinde yaşanılan evrenin yaratıcısıdır. Yaratım bu âlem ile sınırlı olmayıp, sonsuz uzay olarak ifade edilen plazmik alanda evren adacıkları şeklinde olmaktadır. Her evren kendi içinde yine bir bilgi ve ilim üzerine genişlemektedir. Bu genişleme yeni yıldızlar ve sistemlerinin yaratılmasıyla olmaktadır. Tüm bu oluşumlar evren yaratılmadan önce belirlenmiş Sünnetullah’a (ALLAH’ın yasalarına) göre işlemektedir. Buraya kadar açıklanan ayetlerde ifade edilen yaratım süreçlerindeki bilgilerin işaret ettiği esmalar; “el-halık”, “el-nur”, “el-hafız” esmalarıdır.
Hâlık; her şeyi yokken yaratan, geçireceği süreci, halleri, olayları önceden tespit edip ona göre ortaya çıkaran, meydana getirendir. Nokta atomdan bu sürecin oluşması ve yaratılması, Halık esmasının genel ifadesidir.
Nur; evrenin nuruenerjisidir.
Hafız; pozitif-negatif, iyi-kötü, küçük-büyük bütün incelikleri zıttı ile zapt edip koruyan demektir. Bu ilk genişleme sürecindeki proton(+) ve elektron(-) etkileşimiyle dualite (karşıtlık,zıtlık) üzerine yaratılan madde evrenidir. Bu Sünnetullah’a (Yüce ALLAH’ın yasalarına) göre, âlem yaratılmıştır. Buraya kadar verilen bilgiler, evrenin genel yaratım süreci ve genişleme bilgisidir.
EVRENİN, DÜNYA’YA OLAN YAŞ VE ORAN BİLGİSİ
Kur’an-ı Kerim’de yaşanılan varlık sahasının (dünya) ve evrenin ilk yaratım süreçleri verilerek, gezegenin yaşının, evrenin yaşına oranı bildirilmiştir.
“ALLAH’tır ki gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri altı günde yaratmış, sonra arş üzerinde egemenlik kurmuştur. O’nun dışındakilerden size ne bir dost vardır ne de bir şefaatçi. Hala düşünüp ibret almayacak mısınız?” Secde 4.ayet
Ayetin bilgisi, yaratımın “6 gün” olarak ifade edilen süreçlerde yapıldığını bildirmektedir. Yüce ALLAH indinde her şey “an” denilen süreçlerde cereyan eder. Fakat daha önce de ifade ettiğimiz üzere, varlığın yaşadığı boyut içerisinde, bunun algılanışı aynı şekilde olmaz. Bu sebeple yaşanılan boyutun realitesine göre bilginin verilişi o paralellikten değişir. Ayetlerin karşılığı olan bilgiye ulaşmak için, kelimeler üzerinden yapılan vurgular ve anlamlar çok önemlidir.
“6 gün” kavramı, “6” ayrı günü içine alan evrenin karşılığıdır. Çünkü “gün” kavramı “gece ve gündüzü” içerisine alan bir süreci kapsamaktadır. Bu yüzden ayette, an, dakika veya saat ifadesi kullanılmamıştır. Bu ifade varlık sahasında bilginin anlaşılması için verilmiş çok önemli bir detaydır.
“Gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri altı günde yaratmış” olarak verilmiş detay bilgisi, tüm bu yaratım süreçlerinin “6 gün” olan ve her günün içinde “gece ve gündüzü” barındıran süreçlerde de yapıldığıdır. Yine ayet içerisindeki her oluşum kendi içinde yine “6 gün”de yaratılmıştır. Bu detayı şöyle yazabiliriz:
a. Gökler, 6 günde yaratılmıştır.
b. Yer, 6 günde yaratılmıştır.
c. Arasındakiler, 6 günde yaratılmıştır.
Bu genel bilgi, Kur’an-ı Kerim’deki yaratım süreç bilgisinin en temel ayetidir. Diğer detay ayetlerini birleştirdiğinizde içerdiği bilgi kendini görünür kılar. Öncelikle “gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri” gibi genel bir ifade kullanılması, evrenin ilk oluşumu olan “Big Bang” sürecinin başlangıcıdır. Bu süreç, “6 gün” olarak verilmiş zamanın da başlangıcıdır. Bugün bilim bu sürecin 13,7 milyar yıl önce olduğunu ifade etmektedir.
“De ki: “Siz, yerküreyi iki günde yaratana gerçekten nankörlük edip O’na ortaklar mı koşuyorsunuz? Âlemlerin Rabbi’dir O!” Fussilet 9. ayet
Fakat bu ayet bilgisine geldiğinizde yerkürenin 2 günde yaratıldığı bilgisi verilmektedir. Siz sadece tek ayet üzerinden bilgileri yorumlamaya kalkarsanız, hem Yüce ALLAH’ın varlık sahasına bildirdiği bilgiye ulaşamazsınız hem de Kur’an içerisinde, kendi zihninizin konuyu tamamlayamamasından dolayı çelişkiye düşersiniz. Çünkü bütün ayetler diğer ayetlerle organik bir bağa sahiptir ve birleşince sistem bilgisine ulaşabilirsiniz. Kolektif anlamda insanoğlu yüzlerce yıldır bu ve buna benzer detayları gözardı ederek bu bilgileri yorumlamaya çalışmışlar ve Kur’an’ı kendi içinde çelişen bir kitap gibi göstermişlerdir.
Ayette verilmiş olan “yerküreyi iki günde yaratana” bilgisi, dünyanın evrene göre yaratım oranıdır ve bu oran için ilk gerekli bilgi, dünyanın 2 günde/birimde yaratıldığını bildirmektedir. Secde suresi 4.ayetler, Fussilet suresi 9.ayeti birleştirdiğinizde ortaya şu sonuç çıkar: Evren 6 birim zaman önce yaratılmıştır. Ama Dünyanın yaratımı, (evrenin yaratım sürecinin yanında) 2 birimdir. Bu bilgiye göre, evren ile dünyanın yaratımı arasında 6/2=3 birimlik bir kat vardır. Bu da dünyanın yaşının, evrenin yaşının 3’te 1’ine denk olmasıdır. Biraz önce ifade ettiğimiz gibi evrenin bugün tahmin edilen yaşı 13,7 milyardır. Bu sayıya göre dünyanın yaşı 13,7/3=4,56 milyar yıldır. Bugün bilim , dünyanın yaşını aynı şekilde ifade etmektedir. Bunun yanı sıra evrenin yaşı kaç olursa olsun önemli olan verilen orandır. Yüce ALLAH’ın Kur’an-ı Kerim’de bildirdiği, evrenin yaşının dünyanın yaşından 3 kat fazla olmasıdır. Ayetlerin sonunda tüm verilen bilgilere rağmen, insanın nankörlüğüne atfedilen cümleler düşünülmesi gereken diğer önemli detaylardır.
DÜNYA’NIN YARATIMINDAKİ “6 GÜN/EVRE”
Yüce ALLAH her şeyi 6 gün olarak verilen evrelerde yaratmıştır. Yaşanılan Dünya da 6 günlük süreçler dahilinde yaratılmıştır. Her yaratımın da kendi içerisinde 6 günlük bir sürece tabi oluşu diğer ayet bilgileriyle sabittir.
“O, yeryüzüne, denge ve dayanıklılık sağlayan dağları üstünden yerleştirdi. Onda bereketlere vücut verdi. Ve onda, besinlerini isteyip duranlar için eşit miktarda olmak üzere dört günde takdir edip düzenledi. Sonra buhar/duman halindeki göğe yöneldi de ona ve yerküreye şöyle seslendi: “İsteyerek veya istemeyerek gelin!” Onlar şöyle dediler: “İsteyerek geldik!” Böylece onları, iki günde yedi gök halinde takdir edip her göğe kendi iş ve oluşunu vahyetti. Ve biz, dünya semasını kandillerle ve bir korumayla donattık. İşte bunlar Aziz ve Alîm olanın takdiridir.” Fussilet 10-12.ayetler
Ayetleri dikkatli şekilde okuduysanız, Dünya üzerindeki yaratımın da 6 gün olarak verilen evrede ve de hangi aşamalar için de yapıldığı bilgisi detaylandırılmıştır. Daha bu ve birçok ayet birbirleriyle organik bağa sahiptir. Her biri bir sistemin/esmanın işleyiş bilgilerini vermektedir. Bunun sağlaması yine Kur’an’ın içindedir. Eğer ulaştığınız bilgiler birçok ayet ile organik bağ kurup kendini görünür kılıyorsa ve de birbirini açıklıyorsa o zaman doğru bilgi üzerindesinizdir. Fakat bir çelişki yaratıyorsa o zaman bakışınızı ve algınızı değiştirmeniz gereklidir. Şimdi Dünya gezegeni üzerindeki 6 gün olarak verilmiş yaratım(süreç) bilgilerini detaylı olarak aktaracağız.
DÜNYA’NIN YARATIMINDAKİ 4 GÜN SÜRECİ
“Ve orada, onun üzerinde sabit (denge sağlayan) dağlar oluşturdu. Ve orayı bereketli kıldı. Orada (arzda) bulunanların besinlerini (rızıklarını), dileyenler için eşit olarak dört günde takdir etti.” Fussiler 10.ayet
Ayet, Dünya üzerindeki yaratımın 4 gün/evrelik kısmıyla ilgili detayları kapsamaktadır. Daha önce ifade ettiğimiz gibi her yaratım kendi içerisinde “6” aşamaya sahiptir. Dünya’nın yaratımı da 6 evreye sahip olduğuna göre, Dünya üzerindeki oluşumun 4 evrelik zamanı, bütün uzay ve doğa olaylarıyla birlikte gezegenin yaşanabilir bir duruma getirilme zamanını ve şu andaki zamandan ne kadar önceki süreyi kapsadığının oranını vermektedir. Bu da 6/4 zamanlık süreyi kapsayan olay örgüsüdür. Dünyanın bilinen yaşını 4,56 milyar yıl olarak alırsak, günümüzden 1,52 milyar yıl önceye kadarki süreci kapsamaktadır.
Milyonlarca yıl süren meteor yağmurlarıyla suyun yeryüzünü kaplaması ve bunun sonucunda yüzeyin kabuk oluşturacak kadar soğuması bu dönem içindedir. Devamında eriyik haldeki kayaların magmanın etkisiyle yerkabuğunu delip patlatması ve suların üzerinden yükselip zamanla soğumasıyla volkanik adalar oluşmuştur. Sonrasında bu adalar birleşip ilk kıtaları oluşturmuştur. Bu bilgiler ayette “sabit (denge sağlayan) dağlar oluşturdu” olarak bildirilmiştir. Yine bu zaman dilimi içerisinde farklı zamanlarda, göktaşlarının yeryüzünü bombalamasıyla, gezegene, mineral, karbon, ilkel protein ve aminoasitler taşınmıştır. İlerleyen süreçte deniz suyu, çatlaklardan aşağı sızarak sıcaklığı artmış ve bunun sonucunda mineral ve gaz toplanmıştır.
Gök taşlarından gelen minerallerle birlikte, su kimyasal bir karışıma dönüşmüştür. İşte bu süreçte tek hücreli mikroskobik organizmalar oluşmuştur. Bu organizmalar hiçbir evrime ve değişime uğramadan milyarlarca yıl önceye kadar sabit kalmışlardır. Bu süreç içerisinde giderek artan oksijen miktarı 1,5 milyar yıl önce bugünkü seviyesine ulaşmıştır. Böylece yaşam koşulları sağlanmıştır. Oksijenin artması sonucunda ozon tabakası oluşmuştur. Bu tabaka, kara üzerinde yaşamın oluşmasını engelleyen, güneşten gelen radyasyondan korunmayı da gerçekleştirmiştir. 1,5 milyar yıl önceye kadar bu tabaka olmadığı için yaşam suda olmuştur. Denizdeki organizmalar bu sürece kadar güneşin zararlı ışınlarından, okyanus suyu ile korunmuştur. Bu süreç içerisinde gerçekleşen önemli iki detayı ifade etmemiz gerekmektedir.
Su ve demirin yine “4 gün” olarak bilgisi verilen süreç içerisinde dünyaya indirildiği Kur’an tarafından bildirilmiştir. Bilim, suyun ve demirin yeryüzüne uzaydan geldiğini ve milyonlarca yıl süren bir süreçten sonra yeryüzüne yerleştiği bilgisine daha yeni ulaşmıştır. Bu bilgiler Kur’an-ı Kerim içinde yeryüzüne indirildiği andan beri durmaktadır.
SU VE DEMİRİN GÖKTEN İNDİRİLİŞİ
“Görmedin mi? ALLAH gökten bir su indirdi, onu yerdeki kaynaklara yerleştirdi, sonra onunla türlü türlü renklerde ekinler yetiştiriyor. Sonra onlar kurur da sapsarı olduklarını görürsün. Sonra da onu kuru bir kırıntı yapar. Şüphesiz bunlarda akıl sahipleri için bir öğüt vardır.” Zumer 21.ayet
Ayette verilmiş “ALLAH gökten su indirdi” bilgisindeki “gökten” ifadesi çok önemlidir. Ayetin orijinal metninde geçen “es semaî””sema,gök” terimi, uzay anlamında kullanılmıştır ve bu detay, suyun geldiği “uzayı” ifade etmektedir. Su yeryüzüne uzaydan/gökten gelen meteor bombardımanlarıyla milyonlarca yılda yerleşmiştir. “Yerdeki kaynaklara yerleştirdi” bilgisi, önceki bilgiyi tamamlayan kronolojik detay cümlesidir. Kur’an içinde, Dünya üzerindeki doğal su döngüsüyle ilgili bilgiler de verilmiştir. Fakat bu bilgilerde kullanılan kelimeler farklıdır.
“Ayrıca siz, içiyor olduğunuz suyu gördünüz mü? Onu, bulutlardan siz mi indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz?” Vakıa 68-69.ayetler
Ayetin orijinal metninde kullanılan “min el muzni” “bulutlardan” detayı önemlidir. Burada verilen bilgi biraz önce izah ettiğimiz, gök/uzay değildir. Bulut kelimesinin verilmesi, gökten suyun yerleştirilmesi ile yağmur (su) döngüsü arasındaki farklılığı vermektedir.
“O ALLAH’tır ki, rüzgarları gönderir de onlar, bulutu savurur. Sonra ALLAH o bulutu semada dilediği gibi yayıp döşer, onu parça parça eder. Nihayet sen onun arasından yağmurun çıktığını görürsün. Sonra onu kullarından dilediğine ulaştırdığında onlar, müjde almış gibi sevinirler.” Rum 48.ayet
Her ayet farklı bilgiler vermektedir. Bu ayette suyun yeryüzündeki döngüsü bildirilmiştir. Ayrıca ayette verilmiş hidro(su) döngüsünün sıralaması, meteorolojideki gelişmelerin sonucunda daha yeni ulaşılabilmiş bilgilerdir. Bir diğer detaysa, suyun indirilmesindeki vurgunun, bulut üzerinden işlenmesidir.
“Sıkışanlardan da şarıl şarıl bir su indirdik.”Nebe 14.ayet
Ayetin orjinalinde de geçen “min el mu’sırati” detayının karşılığı “sıkışıp yığılan” manasına gelmektedir. Birçok mealde bu, yağmur bulutları olarak verilmiştir. Ama ayette işaret edilen nokta, yağmurun oluşumundaki fizyolojik sebeptir. Yağmur, küçük zerrelerin yoğuşması, yani sıkışması sonucu oluşur. Sıkışanlar olarak bilgi detaylandırılarak, zerrenin misali verilmiştir.
“Görmedin mi, ALLAH, gökten bir su indirdi. Onunla, renkleri çeşit çeşit meyveler çıkardık. Dağlardan da yollar var; beyaz, kırmızı, değişik renklerde. Ve simsiyah yollar da var.” Fatır 27.ayet
Önceki açıklamalarımızda ifade ettiğimiz gibi, gökten/uzaydan meteor yağmurlarıyla birlikte suyun yeryüzüne yerleştirilmesinin yanı sıra, başka zaman dilimlerindeki meteor yağmurlarıyla “mineraller” de taşınmıştır. “Dağlardan da yollar var; beyaz, kırmızı, değişik renklerde. Ve simsiyah yollar da var.” bilgisi, dağlarda bulunan kayaçlarının farklılığına ve göktaşlarının milyonlarca yıl süren süreçlerin sonucunda bazı kayaçların oluşumundaki etkisidir. Yine bu farklılık orijinal metinde “min es semâi” “semadan, gökten” olarak verilerek, uzay üzerinden oluşturulan durum bilgisi verilmiştir.
Kur’an
bilgisiyle dikkat çekilen diğer önemli maden olan “demir” yerine yine “4 gün” ifade
edilmiş zamanda oluşturulmuştur.
“And olsun, biz resullerimizi açık seçik
delillerle gönderdik ve onlarla birlikte Kitap’ı ve ölçüyü de indirdik ki,
insanlar adaleti ayakta tutsunlar/adaletle doğrulsunlar. Ve demiri de indirdik.
Oda zorlu bir kuvvet ve insanlar için birçok yarar var. ALLAH bu sayede,
kendisine, resullerine, gayba inanarak kimin yardım edeceğini bilecektir.
ALLAH, Kavi’dir, Aziz’dir.” Hadid 25. Ayet
“Demiri indirdik” cümlesi, tıpkı su gibi
demirin de semadan/uzaydan indirilmiş olduğu bilgisidir. Suyun yeryüzüne
gelmesine sebep olan göktaşları, demir için de aynı vazifeyi görmüşlerdir.
Göktaşlarıyla gelen demir mineralleri, su altında bulunan “Stromatolitlerin” oksijen üretmesiyle pasa dönüşmüştür. Bu pas,
demir zengini kaya birikintiler oluşturmak için deniz tabanına çökmüş ve geçen
milyarlarca yıl sonra bugün kullanılan demiri oluşturmuştur.
Buraya kadar
verilen bilgiler Dünya’nın “6 günlük” toplam
evresinin “4 günlük” bölümünü
kapsamaktadır. “4 gün” olarak verilmiş sürecin karşılığı dünya zamanına göre
ortalama 3 milyar yıldır. Bu zaman diliminde sadece suda, tek hücreli
organizmalar vardır. Devam eden süreçlerde suyun ve oksijenin yeterli seviyeler
gelip, kara üzerinde yaşam olabilmesi için uygun şartlar hazırlanmıştır. Bu
detay yine Fussilet Suresi 10. Ayette “Ve onda, besinlerini isteyip duranlar için
eşit miktarda olmak üzere dört günde takdir edip düzenlendi” olarak
bildirilmiştir.
Tekrar ifade
etmekte fayda var “Gün” olarak bilgisi verilen kavram, gece ve gündüzü içine alan bir sürecin karşılığıdır. Kur’an-ı
Kerim’de bilginin bu şekilde verilmesinin bir nedeni, İlahi plan tarafından
yapılan her etkinin, bir tepkiye sebep olmasıdır. Bu yüzden “an” olarak ifade
edilmemiş, özellikle “gün” kelimesi kullanılmıştır. Çünkü gezegenin kendisinde yaşanan
fiziksek değişim, üzerinde yaşayan canlıların da değişmesine sebep olmaktadır.
Bu konuyla ilgili bir detay bilgisi vermemiz gerekmektedir. Buraya kadar olan
süreç Yüze ALLAH’ın arşının su üzerinde olduğu zaman dilimidir. Bu bilgi Hud
Suresi 7. Ayet içinde “O’nun arşı da su üzerine idi” olarak
verilmiş detaydır. Çünkü yaşam bu evrelerde sadece sudadır.
DÜNYANIN YARATIMINDAKİ 2 GÜN SÜRECİ
“Sonra buhar/duman halindeki göğe yöneldi de
ona ve yerküreye şöyle seslendi: “İsteyerek veya istemeyerek gelin!” Onlar da
şöyle dediler: “İsteyerek geldik!” böylece onları, iki günde yedi gök halinde takdir edip her göğe kendi iş ve oluşunu
vahyetti. Ve biz, dünya semasını kandillerle ve bir korumayla donattık. İşte
bunlar Aziz ve Âlim olanın takdiridir” Fussilet 11-12. Ayetler
Ayette verilmiş
olan “Duman halindeki göğe yöneldi” ifadesi,
Dünya’nın 1,5 milyar yıl önce geçirdiği çok önemli bir dönemin bilgisini vermektedir.
Bu “İsteyerek veya istemeyerek gelin” bilgisiyle
verilmiş, her varlığın O’ndan başlayan ve O’na dönecek olan yolculuğun
başlangıcıdır. 1,5 milyar yıl önce yoğun volkanik aktivitelerden dolayı
atmosfere pompalanan karbondioksitten dünya atmosferi, gaz ve duman olmuştur.
Bütün karbondioksit, asit yağmurlarını emmiş, bu reaksiyonların sonucunda dünya
buz ile kaplanmıştır.
Dünya atmosferi duman
ile kaplanmıştır. Yine aynı zaman dilimi olan 1,5 milyar yıl önce, tek hücreli
organizmalar birleşmeye başlayarak, hücre evrimine başlamıştır (ökaryotlar). Bu
zaman dilimi tek hücrenin birleşme emri aldığı ve O’na doğru olan yolun
başlangıcıdır.
“Rahman arşın üstüne istiva etti.” Taha 5.
Ayet
Bu sürece kadar
arşı “su” üzerinde olan O, onun (arşın) üzerine istiva etmiştir. Yüce
ALLAH bunu ayetinde “sonra buhar/duman hâklindeki göğe yükseldi de ona ve yerküreye seslendi: “İsteyerek
veya istemeyerek gelin!” Onlar şöyle dediler: “İsteyerek geldik!” böylece
onları, iki günde yedi gök halinde takdir edip her göğe kendi iş ve oluşunu
vahyetti” olarak vererek, bu çok önemli bilgiyi, yine tefekkür edecek olan
insanlar için buyurmuştur.
Yaratım hiç
durmaksızın anbean devam etmektedir. Hangi formda olursa olsun her yaratılmışın
O’na ihtiyacı vardır. Çünkü yolları yaratılmışların üzerine belirleyen O’dur. “Göklerde ve yerde kim varsa O’ndan ister.
O, her an yeni bir şanda, iş ve oluştadır.”(Rahman 29. Ayet) Her gece ve
gündüz olarak ifade edilen “gün”
evrelerinde yaratım devam etmiştir.
“Yeryüzünde
her şeyi sizin için yaratan
O’dur. Sonra göğe yönelip onu yedi gök olarak düzenledi. O, her şeyi bilir.”
Bakara 29. Ayet
1,5 milyar
yıllık süreç ile ilgili detay bilgisi detay bilgisi başka ayetlerde ifade
edilmiştir. İfade edilen bilginin bu süreci kapsadığını, ayetin sonunda
verilmiş “7 gök” bilgisiyle
anlayabilirsiniz. Çünkü kronolojik gelişim diğer ayetler bilgileriyle paralel
süreçleri içine almaktadır. “Yeryüzünde
her leyi sizin için yaratan O’dur” ifadesini açmakta yarar vardır. Çünkü “2 gün” olarak bildirilmiş zamanı ifade
eden 1,5 milyar yıllık süreçte bu dönem
insanlarının kullanımı için yaratımı o zamandan planlanmış bazı önemli şeyler
vardır.
PETROL, KÖMÜR, PLASTİK
“Ve O ki, yerden yeşillikler çıkardı. Sonra da onu siyah atık (gusa) haline getirdi.”Ala 4-5.ayetler
Ayetin orijinal metininde verilmiş “gusa” kelimesi, çürümüş ağaç yapraklarının tortusu (çökeltisi) demektir. Bitkilerin ıslak tabakalarda çürümesi sonucu geçen milyonlarca yıllık süreçte kayalar bu tabakaları örtmüştür. Magmadan gelen sıcaklık ve onları örten kayaların basıncından dolayı ölü bitki tabakaları kömür yataklarına dönüşmüştür. Bugün kullanılan kömürler ve elektrik santrallerinde kullanılan kömür 300 milyon yıl önce ölen bitkilerden meydana gelmiştir.
Denizlerdeyse ölü balıklar ve planktonlar okyanus tabanına yığılmıştır. Milyonlarca yıl sonraki süreçte kaya tabakaları ölü canlıları gömmüş ve ısıtmıştır. Tüm bu oluşumun sonunda bugün kullanılan petrol oluşmuştur. Bugün insanoğlunun kullandığı birçok teknolojinin hammaddesinin bunlar oluşturur.
Sürekli tekrarladığımız hiçbir şeyin yok olmadığı ancak dönüştüğü ifadesi burada da kendisini göstermektedir. Ölü olarak ifade edilen bitkilerin, balıkların ve planktonların milyonlarca yıl sonra insanların işlerini kolaylaştıracak şeylere dönüşmesi ve bunların insanlar için yaratıldığının bilgisi, fıtratı üzerine yol alan her varlığın düşünmesi gereken taraftır.
1.5 milyarlık dilimi içine alan son “2 günlük” süreç içerisindeki en önemli olay, ilk organizmaların birleşerek çok hücreli evrime başlamalarıdır. Yüce ALLAH’ın “İsteyerek ya da istemeyerek gelin” komutu bunu başlatmıştır. Aslında O’nun nezdinde zaten bu an denilen bir zamanda olmuştur. Bunun içindir ki, Dünya üzerindeki yaşanılan bu sürecin sonunu “İsteyerek geldik” ifadesi, gayb bilgisiyle perçinlenmiştir. Yaşadığı âlemi algılayan bir insan bilir ki her şeyin sahibi O’dur ve her şey önünde ve sonunda O’na dönecektir.
“ALLAH, tüm canlıları sudan yarattı. Onlardan kimileri karnı üzerinde yürür, kimileri iki ayak üstünde yürür, kimileri de dört ayak üstünde. ALLAH dilediğini yaratıyor, ALLAH her şeye Kadir’dir.” Nur 45.ayet
Ayet bilgisi, Enbiya 30. ayette verilmiş “Her canlı şeyi sudan oluşturduk” bilgisinin detaylandırılmıştır halidir. Dünya üzerindeki canlıların hepsinin oluşumu sudan başlamıştır. İnsan da bir canlı olduğuna göre, onun da bugünkü haline gelişi sudan başlamıştır. Organik olan her şeyin kaynağı sudur(sıvıdır). Bu O’nun değişmez yasasıdır ve bu açık bir şekilde Kur’an’da bildirilmiştir. Tekrar yazarsak, başlangıç, 1,5 milyar yıl önce “isteyerek veya istemeyerek” gelin emriyle başlamıştır.
Ayetin sahip
olduğu bilgi, henüz insanoğlunun yeni öngörebildiği, organizmaların evrime
başladıkları zaman ile aynı paralelliktedir. Bunu yanı sıra, o zamana kadar
geçen 3 milyar yılda herhangi bir hücresel değişim ve dönüşüm olmamıştır. İşte
bundandır ki ayetin bilgisi ve işaret ettiği zaman, hücresel evriminden bilinç
evrimine uzanan başlangıçtır.
Dünya üzerinde
oluşan ilk tek hücreli organizmanın içerisinde tüm canlılığı ortaya çıkaran “kaynak
kodu” bulunmaktadır. Bu, Dünya’nın oluşumundan ve evrenin oluşumundan
önce bütün galaksilerdeki oluşumları da için alan bir koddur. İncelediğimiz
zaman her şey, maddenin en küçük yapıtaşı olan bir atomdan meydana gelmiştir
ki, her şeyin temeli odur. Bu durum sadece dünyadaki madde ve bilinç evrimi ile
sınırlı değildir. Evrenin başlangıcına kadar giden bir yazılımsal koddur.
Dünya’daki
hücresel evrimin içeriğinde de, bu kaynak koduna sahip tek hücrenin içinde,
fiziksel değişimlerle birlikte ulaşması gereken yolda (Rabbe giden yol) çevre
koşullarına uymasını sağlayacak veriler ve bilgiler mevcuttur. Bu konunun
içinde yer alan bütün evrimsel mekanizmaların hepsi varılacak nokta için
araçlardır. Bu araçlar sadece kendi içinde değil, yaşanan gezegenle birlikte
değişen ve dönüşüm gösteren durumlardır. Nitekim bu değişim ve dönüşümler
Dünya’nın değişimi ve dönüşümüne paralel olarak gelişmiştir.
De ki: “Ortak tuttuklarınız içinde,
yaratışa başlayan, sonra, yarattığını çevirip bir daha yaratan kim var?” De ki:
ALLAH! Yaratışı başlatır, sonra onu
çevirip yeniden yaratır. O halde nasıl oluyor da başka bir yöne
döndürülüyorsunuz?” Yunus 34. Ayet
“Hiç görmediler mi, ALLAH, yaratmayı nasıl başlatıyor, sonra onu
tekrarlıyor/yeni baştan yapıyor. Kuşkusuz, bu, ALLAH içini kolaydır. Deki:
“Yeryüzünde dolaşın da yaratılışın nasıl başladığına bir bakın. İleride ALLAH
öteki oluşmaya da vücut verecektir. ALLAH, her şeye Kadir’dir.” Ankebut 19-20.
Ayetler
Ayetlerde ifade
edilen ortak bilgi, Yüce ALLAH’ın yaratıma başlayın sonrasında yaratılmışı
tekrar alıp yarattığıdır. Yani her şey, ilk yaratılmışın tekrar yaratılarak
bugünkü duruma gelmiş halidir. Bir insan hücresel yaratımını bilmek istiyorsa,
kaç evrede bu hale getirilerek yaratıldığını düşünmek zorundadır. Konuyu
hücresel yapı olarak ayırmamızın nedeni, insanın bedenden oluşmamasından
dolayıdır. Çünkü insan bir bilinci temsil etmek için, imtihan üzerine
yaratılmış nefstir. Bundan dolayıdır ki sadece araç olarak kullandığı bedeni
kendisi sanması çok büyük yanılgıdır.
Yüce ALLAH, adı
insan olan ce bilinç evrimi yapabilen varlığı çok çeşitli aşamalarda, önceden
planlayarak yaratmıştır. Bu bir süreçtir. Olması gerektiği zaman gezegensel
değişimlerle birlikte, üzerindeki canlılar da değişime uğramıştır. Nitekim bu
Yüce ALLAH için çok kolaydır. Fakat yaratılmışın zaman algısında bu, çok uzun
süreçlerde gelişmiştir. Ayetin son kısmında verilmiş olan “Yeryüzünde dolaşın da yaratılışın nasıl başladığına bir bakın. İleride
ALLAH öteki oluşmaya da vücut verecektir” bilgisi, bu yaratımın yeryüzünü inceleyerek
ulaşılabileceği bilgi ve ilim zamanını bildirmektedir. Nitekim bu zaman,
şimdiki yaşanılan bu zaman dilimidir.
Düşünmek kulun farzıdır.